18 Kasım 2013 Pazartesi

Önce uyananlar!

Önce onlar kalkıyor bizim evde. Fısır fısır konuşsalar yine iyi. O ayak sesleri yok mu? Hadi, hadi deyişleri bitmiyor inanın. Kalk!..kalk!..Hadi...Çocuk işte canım susar birazdan. Nerdeee? Sağımdan soluma dönüp tam dalıyorum yeniden üzerimdeki yorgan aşağı çekiliyor.

- İnsafsızlar ne bu telaş?
- Beni tamamlayacaktın. Gitmek istiyorum Koynum bekliyor.
- Dün söz vermiştin. Kenarımdaki oyayı bıraktın gittin. Çık uykundan gel!..




Duymazlıktan geleyim desem de olmaz. Onları dudaklarının kenarındaki solmuş gülücüklerle bırakmak yakışmaz.

Hayat da böyle sevgili okurum. Yarım bırakamazsın hiç bir şeyi. Ne aşk ne de meşk...her şey cümleye dair. Nefes almak hünerse nefese katmak çoğaltmak da var.




İş, emek, gül ve direniş. Mücadele anlayacağın iğnenin keskinliği. Bereket acıyı silip dantel işlemeye bakıyor.

Bugün de açmalı dükkânın, atölyenin kapısını. Yavaş yavaş süpürmeli yerleri. Tozunu incitmeden silkelemeli. Kimbilir neler sinmiştir içine.

Geçen sene o tozdan ip kolyeler yapmıştık.
Şimdilerde "sarmaşıyoruz" gönüllere...

Sevgiyle "hayırlı işler" hepimize...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder