28 Eylül 2012 Cuma

UÇMAYI ÖĞREN!

Kanatlarımı bir dikse biliyorum ben yapacağımı. Açıp pencereyi çıkacağım dışarıya. Seveceğim çok. Özgürüm diye çığlıklar atacağım. Denize değecek deniz kokacağım. Dalgaların en uzağına gidip korkularımdan cayacağım. Unut diyeceğim gözlerime bakıp. Unut gitsin. Bak deniz, gökyüzü ve her şey bilip bilmediğin hepsi senden hepsi sana.



 Gülüceğim sesimle. Tanıyacak hayat. Ağaçların en uzak dallarına konup şarkı söyleceğim dilimde. Şakıyacağım. Bahar geliyor yeni dirimlerle diyeceğim.
Kuş!..

11 Eylül 2012 Salı

PAMUK HELVA


Pembenin sakin havası tam da size göre. Saçlarınıza değen rüzgârla birlikte uçuşan eteklerin mevsimi pembe!..

Masumiyetin çocukça mutluluğu yayılacak yüzünüze. Sizi sebepsiz gülerken görenler şaşıracaklar.

Pembe; pamuk helva yerken rüya görenlere...

SAPSARI...EYLÜL





Sararak ipliğe dönüştü sözler. Tütün kokulu bir hasret yürek cebine yerleştirdiği.

Dedesinin mührü çıkıverdi çekmecenin diplerinden. bastonun tıkırtısı duyulmadan kapattı gülle bezenmiş dolabı. Kilit tıngırtılarla çevrildi. İpler nasıl da karışmış diye düşündü. Sabırla yün doladığı çocukluğunu düşündü. Divanın dibinde yerde oturuyor şimdi. Soba taş kömürünün kızıllığında yanmakta. Hafif bir kestane kokusu. Yemekten yeni kalkmışlar. Kıpkırmızı tiftikten ceket örecek annesi. Düğmelerini pazardan aldılar. Onlar kimi tavşan kimi miki şeklinde. Eğlenmeyi seviyor bu küçük.

Aynayla karşı karşıya kaldı birden. Düş mü gerçek mi bilemedi. Eline değen ipin yumuşaklığıyla aklı başına geldi. Soğuk bir dokunuş. Mühür bu mühür kesesi dedesinin.

Parmak basılmayan Ankara yılları!..

4 Eylül 2012 Salı

DAMLA!..






BİR DAMLACIK...HAYATIN SICAK GÜNLERİNDEN YUDUM RENKLER...MOR ÇİÇEKLER DÜŞÜRMÜŞ "DAMLA"...GÖZYAŞLARINI SİLMEK İSTERCESİNE BAKMAKTA FOTOĞRAFLARA...İNSAN "SEVİNCE"...



YASEMİN KOKAR GÜNEŞ. SEN UZANSAN, SAÇLARIN DAĞILSA?..MÜMKÜN MÜ DAMLA!..