11 Eylül 2012 Salı

SAPSARI...EYLÜL





Sararak ipliğe dönüştü sözler. Tütün kokulu bir hasret yürek cebine yerleştirdiği.

Dedesinin mührü çıkıverdi çekmecenin diplerinden. bastonun tıkırtısı duyulmadan kapattı gülle bezenmiş dolabı. Kilit tıngırtılarla çevrildi. İpler nasıl da karışmış diye düşündü. Sabırla yün doladığı çocukluğunu düşündü. Divanın dibinde yerde oturuyor şimdi. Soba taş kömürünün kızıllığında yanmakta. Hafif bir kestane kokusu. Yemekten yeni kalkmışlar. Kıpkırmızı tiftikten ceket örecek annesi. Düğmelerini pazardan aldılar. Onlar kimi tavşan kimi miki şeklinde. Eğlenmeyi seviyor bu küçük.

Aynayla karşı karşıya kaldı birden. Düş mü gerçek mi bilemedi. Eline değen ipin yumuşaklığıyla aklı başına geldi. Soğuk bir dokunuş. Mühür bu mühür kesesi dedesinin.

Parmak basılmayan Ankara yılları!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder