30 Ağustos 2012 Perşembe
ZEYTİN KIZ
Zeytin kız evlere konuk.
Zeytin!..
Doğduğunuzda dikilmiş bir ağaç. Şimdi dalları okşamakta şifa için. Binlerce yıldır yaprakları yenilerken kendini gövdesindeki derin izler büyüttü. İçimizde solmakta olan ne varsa şimdi yerinde çiçeklenmiş yeni sözlerle dolaşıyoruz.
Yeni bakışlarla doğrulmaktayız yerimizden.
İyilikle sesimiz ulaşmakta çevremize.
Hadi iyileş artık "zeytin kız"...
KUTLU OLSUN
Yıllar yıllar önce apar topar kalkar yastığın altına bakardık. Bayramların rengi, neşesiydik biz. Hangi gün hangi nedenle olursa olsun kapı dışarı kaçmanın, delicesine sokaklarda bağırmanın hüneriydik biz.
Çocuklar evin ışığı.
Çocuklar kadife ne kadar iç ürpertisiyle dolaşırsa içimizde...
Çocuklar kayıp bugünlerde.
Kimi internette kimi dershanede. Çocukluk edenler saklanmakta. Küçük beyaz gerekçeler sunulmakta hayata.
Hadi gelin çocukluk edin barış hüküm sürsün hayatımızda.
Çocuk olun şarkılar söyleyin.
Barışın bugün...
Barıştırın kim kaldıysa...
Nigar Yertan
24 Ağustos 2012 Cuma
ÖYKÜLERİYLE OYALAR
DÜNDEN YARINA OYALAR VE
ANLAMLARI
Sessiz kadınların söz söyleme
sanatı
Anadolu insanı yaşadığı
zamanın inceliklerine katılmak adına sessiz cümleler kurma sanatı olan oyalarla
dışarı adımını attı. Kadın sadece evinde değil türlü renklerle, el işlerine
yüklediği anlamlarla konuşmaya başladı bundan yıllar önce.
Eşine kızan ancak kalabalık evlerde iç içe
yaşam süren gelinler acı biber oyasıyla anlattı derdini. Büyüklerin arasında
sevdiğiyle sohbet edebilmenin köşe kapmacası oldu acı biber oyası. Zamanla
birbirine aşık olanlar mor sümbül oyası örtmeye başladı…
OYALARIN DİLİ
Yıllar önce kalabalık
ailelerde; eşe darılmak, kaynanayla veya eltilerle kavga etmek ayıp
sayıldığından kadınlar dile getiremedikleri hislerini oyalar aracılığıyla
anlatırlarmış.Oya başka bir dil kadın için. İçlerindeki güzelliklerin dışa
vurumu. Öfke, kızgınlık, sevinç, üzüntü,
acı her türlü duygu oyaların ilmeklerinde anlam bulmuş bu coğrafyada.
Bu nedenle Anadolu’da yapılan
her oyanın özel bir adı var.
Kaynanasına güzel sözlerle
seslenmek isteyen yeni gelin, çayır çimen oyası işlermiş. Aramız çayırlar gibi
püfür püfür, çimenler gibi iç açıcı olsun “anne” dermiş.
Hayatından hoşnut
olmayan gelinse kıllı kurt oyası işler,
başına takar ve öyle dolaşırmış. Feleğin
çemberinden geçmiş bir kadın yemenisini ise çarkıfelek oyası süslüyor.
Mutlu olamayıp, gün yüzü
göremeden eşinden ayrılan kadın, gözyaşlarını çarkıfelek oyasında cümle aleme
duyuruyor.
Genellikle karı-koca, elti,
gelin-kaynana arasındaki ilişkilere atıfta bulunan anlamlar taşıyor oyalar. Her
ilmek aslında ilişkileri düzenlemek için atılmış. Sanki geçmişin tedavisi,
doktoru, meditasyonu olmuş oyalar.
Kaynana dili, berber aynası,
gülen bebek oyası, Medine çiçeği, kirpik oyası, baharlı biber, enginar çiçeği
oyası…
Yeşilin sayısız tonu var dili
hep aynı; yeni gelin evinde eşiyle mutluysa sarıldı yeşile şifa buldu
yuvasında.
Sarı renkle işlediğinde
öyküsünde mutsuzluğu, üzüntüyü, sıkıntıyı ve ümitsiz aşkı anlaşıldı.
Mor sümbül: Kızımız büyüdü
aşık oldu.
Pembe sümbül: Kızın nişanlı
olduğunu anlattı.
Beyaz Sümbül:
Saflığı,sadakati ve bağlılığı dile getirdi…
Badem Baharı: Kızın muradına
erdiğini, en sonunda sevdiği kişi ile evleneceğini söyledi.
Biber oyası: Kadının eşi ile
arasının iyi olmadığını, evde sorunlar, sıkıntılar var…bir de anlatabilsem
diyenin aracısıydı.
Çarkıfelek oyasını, mutlu
olamayıp eşinden ayrılan kadınlar işliyor.
Acı biber oyası: Anlattı
ancak duymadı, anlamazlığa geldi belki de. Oyanın ipliği, rengi değişiverdi.
Dil acıya döndü…Kadın çok çok kızgındı eşine…
Arpa çiçeği oyası: Kadın
eşinin ilgisizliğinden şikayetçiydi arpa çiçeği işledi.
Müjde oyası: Genç kadın
hayatının en mutlu dönemindeydi. Bebek bekliyordu.
Yabani gül oya: Eşi gurbet
ellerde ekmek parası peşindeydi. Sevdiğini bekleyen kadının oyası oluverdi.
Kaynana dili oyası, acı ve
çok konuşan kaynanaları ifade ediyor.
Çok şık olan oyaya saray
süpürgesi denilmiş.
Asker Oya: Eşleri ya da
çocukları askerde olan arkadaşlar kullanır. Böylece çevredekiler eşi askerde
olan genç gelinlere özen ve saygı
gösterirler.
Gelincik oyası: Gelinin
bohçasına da kaynanaya gönderilen gelincik oyası " gelininin baba evinde
bir gelincik gibi narin yetiştiğini , güzelliğinin ise gelincik gibi zarif ve
doğal olduğunu söyler. Ayrıca gelininin el değmemiş bir çiçek olduğunu anlatır
bu oya.
Günümüzde eskinin nezaketi,
şaşırtıcı renkleri nedeniyle önemi giderek büyüyen oya, el emeği göz nuru,
gönül sohbeti bir el sanatı. Anadolu kadınının gözleri, aklı elinin maharetiyle
birleşince o incecik sıraları ipekçesine dokumuş. İnsanlar arasında konuşmanın,
sırdaşlığın, dostluğun giderek bozulduğu 21. yüzyılda konuşmak adına atılan
ilmiklere şaşırmamak mümkün değil.
Koleksiyon veya hobi olarak
bu işle yeni ilgilenmeye başlayanları sürprizlerle dolu bir çalışma bekliyor.
Bize düşen anlatmayı, öğrenmeyi sürdürmek...yakın bir tarihte yeni oya öyküleri ve fotoğraflarla karşınızdayız.
Nigar Yertan
SEVMEK!
Sevginin her canlıya ait olduğu bir gerçek. Severek yaklaştığınızda dünyanın değişeceğini bilmek, anlamaksa insana ait lütûflardan biri...İliklerinize kadar sinen iyilik cümleleri mutlaka evrende karşılığını bulacaktır. Siz inanın ve uzatın ruhunuzu...
Sevgiyle!..
Nigar Yertan
18 Ağustos 2012 Cumartesi
Nazar Kese, Kısmet Bohçaları, Havlular ve Kanaviçeler
NAZARDIR DEDİ KIRKBİR SAYDI MAVİ BONCUKLARA...BEYAZ İNCELİK KORUDU ONU...
GELİNE DAMADA HOŞLUK OLSUN...GÜZELLİK KUMAŞA DEĞER...İZMİR ÖDEMİŞ'DE TOPRAĞA DİZ VURUR EFELER...
AHŞAP MASALARIN ÜSTÜNDE BİR YUDUM KAHVE FİNCANI...BARDAK ALTLIKLARI
BONCUK DUTLAR...BİLEKTE
KISMET AÇAR BOHÇALARI ANAHTARLIK OLMUŞ...
HAVLULAR YENİ GELİNLERE DAMATLARA
MAVİ KÜPELER...
BEDEN OLMUŞ HALANIN DOKUMASI...
LAVANTA KOKULUKLAR ÖDEMİŞ İPEĞİNE SARILMIŞ DÜŞMÜŞ AŞKA
OY GELİN BİZİM GELİN...KINALI ELLERE ÇİÇEKLER
YARIM AY LAVANTALIKLAR
GELİNE DAMADA HOŞLUK OLSUN...GÜZELLİK KUMAŞA DEĞER...İZMİR ÖDEMİŞ'DE TOPRAĞA DİZ VURUR EFELER...
AHŞAP MASALARIN ÜSTÜNDE BİR YUDUM KAHVE FİNCANI...BARDAK ALTLIKLARI
BONCUK DUTLAR...BİLEKTE
KISMET AÇAR BOHÇALARI ANAHTARLIK OLMUŞ...
HAVLULAR YENİ GELİNLERE DAMATLARA
MAVİ KÜPELER...
BEDEN OLMUŞ HALANIN DOKUMASI...
LAVANTA KOKULUKLAR ÖDEMİŞ İPEĞİNE SARILMIŞ DÜŞMÜŞ AŞKA
OY GELİN BİZİM GELİN...KINALI ELLERE ÇİÇEKLER
YARIM AY LAVANTALIKLAR
Merhaba sevgili!..
Cama vurdu serçe. İçeri girmek istiyor her halinden belli. O da sevmiş bizim sandığın kokusunu. Hayatta sakınmak kadar özenle saklamak, korumak da güzel. Yapılan her iş, her iğne batış ve çıkışında eskinin sohbetleri yankılanmakta.
Boncuğun rengi, kumaşın dokuması, nazarlıkların kırkbiri dündeki geleneğin birikimin insanı nasıl güzelleştireceğinin de işareti...
Sevginin sevginizin bayramda her gönüle sükûnet, esinti ve bereket getirmesi dileklerimle...
Nigâr Yertan
16 Ağustos 2012 Perşembe
İZMİR KIZLARAĞASI NİGAR YERTAN COLLECTİON
Düşe uyandım anne!..düşle kalktım pencereye...açtım camları...Neredesin?..
Seslendi çiçekler!..bak bakın..geldik...geldi zamanı...elleri bahara döndü...bu sefer hissetti saçlarını...
başının üstündeydi kelebekler...döndü her yer...sevgiyle topladı kırgınlıkları...tek tek düzeltti, okşadı...anladı?..
boynuna iliştirdi tüm yazıları...hepsi ona...hepsi o...elleri ne güzel diye düşündü...
lavanta kokuyor ortalık...çevir gözlerini...oradayım...
bilekler hoş bilekler zeytin...
Zeytin kız...öyküsü sağlığı güzel kız...hanımlarımıza önerimiz...yaş günü...yıl dönümleri için uygun hediyeler...
el emeği eskinin rengi "turuncu"
oyadan duvara...kumaştan inceliğe...
İZMİR KIZLARAĞASI...HER RENKTE EL EMEĞİ...DOSTLARIMIZI BEKLERİZ...
Seslendi çiçekler!..bak bakın..geldik...geldi zamanı...elleri bahara döndü...bu sefer hissetti saçlarını...
başının üstündeydi kelebekler...döndü her yer...sevgiyle topladı kırgınlıkları...tek tek düzeltti, okşadı...anladı?..
boynuna iliştirdi tüm yazıları...hepsi ona...hepsi o...elleri ne güzel diye düşündü...
lavanta kokuyor ortalık...çevir gözlerini...oradayım...
bilekler hoş bilekler zeytin...
Zeytin kız...öyküsü sağlığı güzel kız...hanımlarımıza önerimiz...yaş günü...yıl dönümleri için uygun hediyeler...
el emeği eskinin rengi "turuncu"
oyadan duvara...kumaştan inceliğe...
İZMİR KIZLARAĞASI...HER RENKTE EL EMEĞİ...DOSTLARIMIZI BEKLERİZ...
12 Ağustos 2012 Pazar
5 Ağustos 2012 Pazar
SARI KARANFİLLER
Merhaba;
Mevsim güneşin sıcaklığını öyle hissettiyor ki karanfillerin kokusunu özledik. Baharla gelen bereket yağmurlarının cama vuran seslerini de. Elbet her şey zamanında güzel. Okul günlerimizde sınıflarımızda yaptığımız tablolar yer değiştirdi bile. Şimdi her an canımız ne isterse bulmak mümkün. Özlemek, aramak ve bulmak neredeyse masal.
Biz yine de mis kokan sohbetleri, yüreğimize iyi gelen anıları unutmayalım.
Sevmek emek istiyor. Hele bugünlerde. Eski bir dokumanın üzerindeki işlerle kulağımıza gelen ezgi, çocukların gülüşleri ne canlı değil mi?
Sandıklarımızdaki kokularıyla, yemenilerimizin ucundaki salınışlarıyla karanfiller iyi bir haftaya başlamak için beklemekteler.
Hadi iyi ve güzel olanı çağıralım hep birlikte...
Sevgi!..
Sevgi!..
Sevgi!..
Nigar Yertan
Ağustos2012
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)